Kimileri kağıttan evler yaptı . Doldurdu içini suretini "dost" sandığı yüzlerle . Kimileri umarsızca beton olanlarını dikti etraflarına. Onlarda modern (!) dünyanın insancıkları ile doldurdu içini . Hepsi aynı pencereden baktı dünyaya . Kimisi bişeylerin değişeceğini umarak kimileri de yarını düşünmeden anı tüketti. En nihayetinde zaman hepimiz için aktı ve gitti.
Geri getirseydik belki farklı yazardık kimi senaryoları. Aşklarımızı silerdik hepsi üzmüştü bizi çünkü . Sevipte kaybettiklerimizi geri getirirdik . Çünkü onlarla paylaşılan zamanlar hep "yetersizdi". Ne olursa olsun da yetmeyecekti . Okulumuzu değiştirirdik belki . Herkesin kendine göre elbet değiştireceği bir şey vardı . Benim de var. Ama onun yanında bi o kadar varlığına şükrettiğim insanlar var.
Ben evimi o insanlarla ördüm . Penceresi de insan. Kapı kolu da. Hepsi görünce içimi huzurla dolduran insanlar.
... ve en nihayetinde bu bir teşekkür yazısıdır . Beni "ben " olduğum için seven kardeşlerim , candostlarım ve yol arkadaşlarım .
Hepiniz iyi ki varsınız .
.. ve hepiniz iyi ki benimle , benim evimdesiniz .
Sizi seviyorum !
4.09.2010
27.08.2010
Çok şey geçiyor aslında içimden . Ama ruh halimi tasvir edebilecek kelimelere sahip değil bu dil. Eksik kalıyor . Zaman geçiyor ve ben yavaş yavaş tükeniyorum . İçim eriyor . En kötüsüde bunu hissediyor olmam. O zaman tarifsiz bir acı oluşuyor.
Çizmeye çalıştığım resmin her köşesi kayıp. Zihnimde önsezisi yok. Sadece kayıp !
Çizmeye çalıştığım resmin her köşesi kayıp. Zihnimde önsezisi yok. Sadece kayıp !
9.06.2010
Tık tık tık ...
Gecenin karanlığında yürüyordu iki gölge. Sadece kadının topuk sesleri vardı . Bir de kırmızı ojelerinin ışıkları. Yürüdüler sadece ayakkabının sesi . Tık tık tık ... Yanyanaydılar . Sokaklar boyunca yürüdüler bir çıkış bulma ümidi ile . Karanlıkta çarpıştılar , ufak bir tebessüm oldu her ikisinin yüzünde de . Bir diğerinin farketmesinden korktugu bir tebessüm ... Karşıdan karşıya geçtiler. Adam açtı kollarını ve geniş güzel omuzlarını . Korudu "kuzusunu" . O onun "kuzusuydu" bir zamanlar. Yürüdüler, sadece ayakkabının sesi tık tık tık ... Tanıktı gözleri , elleri aslında tüm bedenleri. Ateşin icadı aslında onlara aitti. İlkel toplumlar geleceğe özenmiş ve sadece resmetmişti. Karanlık çoğalıyordu . Kadın yankılanan ayakkabısının sesinde kendini buluyordu. Adamın ona hoyrat dokunuşlarının yerini şimdi sessizlik almıştı. Yaşananlar bir bir silindi. O kadın hiç öpülmemiş , dokunulmamış sayıldı . Adam bir başkasından "melek" diye bahseder hale gelmişti. Oysa bir zamanlar etrafını saran bir çok zehirli sarmaşık vardı ve ne yazık ki adam o sarmaşığın başka adamlara sarılmış kollarını görmedi , göremedi. İşine gelmedi yahut . Yol devam ediyordu adam sonunun nereye çıkacağını bilirmişçesine yürüdü. Gördüğü ilk ışığa doğru kadını da sürüklemeye başladı. Artık bildikleri bir yerdeydiler. Otobüse binme vakti gelmişti. Geçici bir kesiklikten sonra "tık tık tık " sesi otobüsün merdivenlerinde yankılanmaya başladı yine. Kadının ardından çıktı adam. Arkada kalmalıydı , korumalıydı "kuzusunu". Karanlıklar yerini tek tek yanan sokak ışıklarına bırakıyordu. Kadının yüzü cama dönük. Işıklar bir bir düşüyordu gözbebeklerine. Adam her şeye rağmen geniş omuzlarını sığdırmaya çalışıyordu o ufacık koltuklara. Çünkü kadına dokunca ateş yeniden icat edilecekti yine hiç bulunmamış gibi. Çünkü onun teninde ki her keşif bir öncekinden benzersizdi . Bu yüzden kıpırdamadan durdular ikisi de olacaklardan korkarak . Nihayetinde yol bitti inmek zorunda kaldılar . Merdivenlerde yine "tık tık tık " sesleri . Yine karanlığa karıştılar rota belliydi. Adam kadını eve bırakıcaktı. Kadın "erken , ben giderim " dedi. Erkek istemeye istemeye kabul etti. Yollara devam edildi yine. Karanık daha derindi sanki artık . Yalnızdı kadın ve ilerlemeye devam ediyordu ... Ses sonsuza kadar gidecek gibi yankılanıyordu .
Tık tık tık ...
Tık tık tık ...
8.05.2010
Tanımam senden başka ...
Çoğu şeyi anlatsa da bu mağrur duruşum , başkalarına inat sevgisi dışarıya taşanlardan olmadım ben . İçimde de saklamadım aslında. Nefes aldım , yaşadım . Sebedi odur. Onu sevdiğime delildir suya olan ihtiyacım .
Yakarken içimi böylece , küçücük ağzımdan süzülecek bir kaç damla hangi yangını söndürebilir ki ? Ne çare olabilir o yanımda yokken geçen anlara ve kim kalbimde böyle bir ritim bozukluğu yaratır onun gibi ?
...Hiçkimse ...
Yürüyüşüme de sebep olan odur.
Çünkü bilirim attığım her adım ona giden yoldur .
Gerek Ankara yolunda gerek İstanbul semalarında ona olan sevgimin ışığıdır yıldızlar.
...ve şahittir tüm dünya ben onu çok seviyorum .
Bana bu satırları yazdıran edebi ruhumu besleyen hayat ışığımdır o .
Her hücrem onun sevgisi ile dolu .
Seni sevmekten asla vazgeçmeyeceğim.!
Yakarken içimi böylece , küçücük ağzımdan süzülecek bir kaç damla hangi yangını söndürebilir ki ? Ne çare olabilir o yanımda yokken geçen anlara ve kim kalbimde böyle bir ritim bozukluğu yaratır onun gibi ?
...Hiçkimse ...
Yürüyüşüme de sebep olan odur.
Çünkü bilirim attığım her adım ona giden yoldur .
Gerek Ankara yolunda gerek İstanbul semalarında ona olan sevgimin ışığıdır yıldızlar.
...ve şahittir tüm dünya ben onu çok seviyorum .
Bana bu satırları yazdıran edebi ruhumu besleyen hayat ışığımdır o .
Her hücrem onun sevgisi ile dolu .
Seni sevmekten asla vazgeçmeyeceğim.!
2.02.2010
Doğum günü
Bu yıl hepsinden farklı olmayacaktı aslında . Bir önceki yılın geçmişliğine hasret bi sonraki yıllar kovalayacaktı beni , farkındaydım . Hepsi birer birer hızlı hızlı geçecekti hemde ve ben yine zamanında harekete geçmediğimden bişeyleri kaçırmanın pişmanlığını yaşayacaktım . Yani bir yıl bi önceki yılın kısmen de olsa kopyası olmaktan kurtulamayacaktı . Benzer şeyler olacaktı muhakkak bunlar dışında. Çünkü değişmeyen çok şey var hayatımda. İnsanlara güvensizliğim , kendi değişmez doğrularım , yaşadığım yer , ailem , dostlarım . Şüphesiz ki yaşatacakları şey benzersizmiş gibi görünüp aynı olacaktı özünde.
25 sene geçti ve 25 senedir atıyor bu kalbim. Gözlerim bakıyor kimi zaman görüyor kimi zaman görmek istemiyor belkide. Kulaklarım duyuyor , duymamazlıktan geliyor herkes gibi. Ellerim yazı yazıyor , beynim düşünüyor , kalbim çok seviyor , unutmuyor ruhum . Sayabileceğim bir dünya şey var. Ama teşekkür etmek istediklerimde var .
Öncelikle beni dünyaya getiren anneme babama teşekkür ediyorum . Adı gibi pamuk olan anneme bu kadar iyi bi insan olduğu için her şeye rağmen kirlenmediği için teşekkür ediyorum . Babama bu yaşıma kadar sorgusuz sualsiz bana baktığı için ne desem az . Üzerimde annem kadar hakkı olan Elif halam . O benim diğer annem . Kelimeler onun fedakarlığını anlatmak için gerçekten zayıf düşer. Onsuz bi hayatı düşünmek bile istemiyorum bu yüzden Ahmet abiye bazen kızıyorum onu alıp götürdü buradan . Ama bi yandan da eşi olduğu için bize laf düşmüyo . Anladım ki dertliyim bu konuda. Yazmalıyım . Ablama da teşekkür etmesem kusur kalır (: annem kadar hesap sormuşluğu vardır bana. Teftiş müdüresi :)
Hayatı bana yaşanılır kılan dostlarım ... Başta Esom bitanem ve diğerleri .. yazamayacağım tek tek . Esom hepsini temsil etsin (:
...ve sevdiğim adam ... O olmasaydı ya tanıyamasaydım onu . Varlığından bi haber olarak yaşasaydım . Yaşamaksa o tabi ..
Kaybettiklerim var . Babaannem , dedelerim , dedem kadar sevdiğim Bayram amca, çocukluğumun kahramanı Yunus amca , arkadaslarım ... Hepsinden uzak hayat akıyor . Ama aklımdalar . Hepsini çok çok ama çok özledim...
Her şey için teşekkürler tanrım . Ben bir 25 üstüne bir 25 yıl daha nefes alıp yaşamaya hazırım.
Ama sevdiklerimle ...
25 sene geçti ve 25 senedir atıyor bu kalbim. Gözlerim bakıyor kimi zaman görüyor kimi zaman görmek istemiyor belkide. Kulaklarım duyuyor , duymamazlıktan geliyor herkes gibi. Ellerim yazı yazıyor , beynim düşünüyor , kalbim çok seviyor , unutmuyor ruhum . Sayabileceğim bir dünya şey var. Ama teşekkür etmek istediklerimde var .
Öncelikle beni dünyaya getiren anneme babama teşekkür ediyorum . Adı gibi pamuk olan anneme bu kadar iyi bi insan olduğu için her şeye rağmen kirlenmediği için teşekkür ediyorum . Babama bu yaşıma kadar sorgusuz sualsiz bana baktığı için ne desem az . Üzerimde annem kadar hakkı olan Elif halam . O benim diğer annem . Kelimeler onun fedakarlığını anlatmak için gerçekten zayıf düşer. Onsuz bi hayatı düşünmek bile istemiyorum bu yüzden Ahmet abiye bazen kızıyorum onu alıp götürdü buradan . Ama bi yandan da eşi olduğu için bize laf düşmüyo . Anladım ki dertliyim bu konuda. Yazmalıyım . Ablama da teşekkür etmesem kusur kalır (: annem kadar hesap sormuşluğu vardır bana. Teftiş müdüresi :)
Hayatı bana yaşanılır kılan dostlarım ... Başta Esom bitanem ve diğerleri .. yazamayacağım tek tek . Esom hepsini temsil etsin (:
...ve sevdiğim adam ... O olmasaydı ya tanıyamasaydım onu . Varlığından bi haber olarak yaşasaydım . Yaşamaksa o tabi ..
Kaybettiklerim var . Babaannem , dedelerim , dedem kadar sevdiğim Bayram amca, çocukluğumun kahramanı Yunus amca , arkadaslarım ... Hepsinden uzak hayat akıyor . Ama aklımdalar . Hepsini çok çok ama çok özledim...
Her şey için teşekkürler tanrım . Ben bir 25 üstüne bir 25 yıl daha nefes alıp yaşamaya hazırım.
Ama sevdiklerimle ...
23.01.2010
1 Ocak
Başlığından da anlaşılacağı gibi bu yazım takvimsel zamana göre aslında ilk gün gibi gözüken fakat bunu kaderiymiş gibi kabullenen bir günden bahsetmektedir . 1 Ocak .... yıl önemli midir ?
O gün de yaşananlar hep aynıdır aslında düşünsenize ömrünüzde yaşadığınız ve tüketirken farkında olmadığınız onca anlardan birisi bu . 70 yaşında olsanız 70 gününüz böyle heba edilmiş olacak sizin tarafınızdan.
Bir önceki günün coşkusundan bir haber şekilde uykudan uyanmaya çalışırız. Gerek fazlaca alınan alkolün gerekse giyilen topluklu ayakkabıların bıraktığı izlerden ve daha sayacağım bir dünya sebepten dolayı gözlerimiz açılır ama biz yataktan kalkmak istemeyiz. Yani o gün bir önceki gün için heba edilir . Bir güne bir gün vermiş oluruz . Kısacık bir anda dünya değişir , herkes bir umuttu yaşatan insanı nidaları ile dilekler diler . Çoğusuda iyi şeylerdir olabilitesi pek mümkün olmayan .
Aklı beyni çok oturmamış hemcinslerim zengin koca dilerler , kendilerini yetiştirmekten ziyade. Bir o kadar daha akılları büyümüş erkek yaşıtlarım da bu yıl şu kadar kız düşürsem kardır diye geçirir aklından bazı değerleri yitireceğinden habersiz şekilde. Kısacası ömrü bir kelebek kadar olan bu heyecan anları ilerleyen saatlerde yerini yorgunluğa ve ertesi günlerin stresine bırakır.
Aslına bakarsanız bu talihsiz gün ile ilgili bir dünya söyleyeceğim şey var benim ama sığmaz buraya . Her yanı güzel yurdumun güzel insanları da son zamanlarda iyice alıştı zaten bu duruma. Herkes belirlenen günlerde hediye alır oldu birbirine yeni bir furya çıktı ortaya . Herneyse konudan sapmayalım (: Dediğim gibi bomboş geçen koskoca bir gündür 1 ocak.
İyi bi yanı da var ki doğum günümün olduğu aya girmiş bulunmanın verdiği bir haz oluşur haliyle. O zaman biraz daha mutlu olurum ama gün yine de bitmiş olur .
O gün de yaşananlar hep aynıdır aslında düşünsenize ömrünüzde yaşadığınız ve tüketirken farkında olmadığınız onca anlardan birisi bu . 70 yaşında olsanız 70 gününüz böyle heba edilmiş olacak sizin tarafınızdan.
Bir önceki günün coşkusundan bir haber şekilde uykudan uyanmaya çalışırız. Gerek fazlaca alınan alkolün gerekse giyilen topluklu ayakkabıların bıraktığı izlerden ve daha sayacağım bir dünya sebepten dolayı gözlerimiz açılır ama biz yataktan kalkmak istemeyiz. Yani o gün bir önceki gün için heba edilir . Bir güne bir gün vermiş oluruz . Kısacık bir anda dünya değişir , herkes bir umuttu yaşatan insanı nidaları ile dilekler diler . Çoğusuda iyi şeylerdir olabilitesi pek mümkün olmayan .
Aklı beyni çok oturmamış hemcinslerim zengin koca dilerler , kendilerini yetiştirmekten ziyade. Bir o kadar daha akılları büyümüş erkek yaşıtlarım da bu yıl şu kadar kız düşürsem kardır diye geçirir aklından bazı değerleri yitireceğinden habersiz şekilde. Kısacası ömrü bir kelebek kadar olan bu heyecan anları ilerleyen saatlerde yerini yorgunluğa ve ertesi günlerin stresine bırakır.
Aslına bakarsanız bu talihsiz gün ile ilgili bir dünya söyleyeceğim şey var benim ama sığmaz buraya . Her yanı güzel yurdumun güzel insanları da son zamanlarda iyice alıştı zaten bu duruma. Herkes belirlenen günlerde hediye alır oldu birbirine yeni bir furya çıktı ortaya . Herneyse konudan sapmayalım (: Dediğim gibi bomboş geçen koskoca bir gündür 1 ocak.
İyi bi yanı da var ki doğum günümün olduğu aya girmiş bulunmanın verdiği bir haz oluşur haliyle. O zaman biraz daha mutlu olurum ama gün yine de bitmiş olur .
11.01.2010
Kızmayın çok sevgili okuyucularım (:
Ne zamandır yazmamışım bloguma. Kim ne derse haklı. Tek tek mimlemeyeceğim onları burada (: Tüyap maceram son yazım olmuş ardından bir şeyler döktürmemişim buraya ama hemen telafi edeceğim.
1.) Yeni yıl yazısı ( güzel dileklerle süslü)
2.)1 Ocak yazısı ( ne talihsiz bi gündür kendisi )
3.)9 Ocak d.günüm ( yazmazsam eksik kalır )
4.)Araya bir şeyler sıkışabilir zira hayat hızlı akıyor :)
Bekleyiniz efendim yazılarım sıcak sıcak çıkacak fırından (:
1.) Yeni yıl yazısı ( güzel dileklerle süslü)
2.)1 Ocak yazısı ( ne talihsiz bi gündür kendisi )
3.)9 Ocak d.günüm ( yazmazsam eksik kalır )
4.)Araya bir şeyler sıkışabilir zira hayat hızlı akıyor :)
Bekleyiniz efendim yazılarım sıcak sıcak çıkacak fırından (:
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)