Bi kadın bi adamı sevdiğinde sabahlar farklı başlar onun için. Nefes alış verişi düzensizleşir buda kalp ritmini bozar ve kanı daha hızlı akar kalbine . Bi kadın sevdiğinde bi adamı saatlerce o saçmalasa da dinleyebilir. Adam fütursuzca geçmiş ilişkilerinden bahsetse bile gözlerini ayırmadan dinler onu ki bu dinlemenin en büyük belirtisidir. Göz göze olmak.
Kadın adama içine akmak istercesine bakar. Dudaklarında , kaşlarında , gözlerinde, ellerinde gezinir aklının her zerresi. Konuşurken farkında olmadan dudaklarına bakar ve aklından şöyle geçirir : " Bu adam ne söylerse söylesin bu dudakların birbirine değmesinden çıkıyor hepsi işte bu yüzden sevilesi ". Aşık Veysel mantığı hakimdir bu anda. Kadın sevdiği için adamın dudakları güzel , elleri hoş ve omuzları geniş bir omuzdur .
Bir kadın sevdiğinde gücü de beraberinde ister . Her kadın erkeğin ağırlığını hissetmeyi bekler bunu inkar etsede . Erkeklerde gündelik yaşamlarında inkar etse de hepsi feodaldir. Kadın bişeyler yapsın ister ve kadın sürükler adamı.
Kadın sevdiğinde adam hangi adımlarla geliyorsa gelsin onu kabul eder. Canı sıkkınken geldiğinde saatlerce dinler , akıl danışmak istediğinde gerçekten yapılası çözümler sunar , her çağırdığında gider , her öpmek istediğinde dudakları hazırdır , her sarılmak istediğinde kolları açıktır ve kadın bunları sevdiğinden paylaşır.
Kadın adamın anlamasını bekler . Aksi halde konuşmaz pek. Ama adamında işine gelir anlamamazlıktan gelir. O hepimizin doyuramadığı egosunun tatminidir .
Oysa ki beraber olmaları denemeleri gerektiğini ikisi de bilir ama korku vardır içlerinde. Ya kaybedersem ?
Ya hiç kazanamazsanız ne olucak peki ?
İşte bu yüzden ne hissediyorsa insan söylemeli ve korkmamalı denemekten...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder