Tüyap'ın mutlu yorgunu ben fuarı defalarca ziyaret etmekten dolayı içimde yeşeren mutluluğu henüz kaybetmeden yazayım dedim buraya da . Çantalar dolusu kitap aldım , imzalattım . Ablamla gittiğimiz son gün ise kendimizi aştık ve 3 kere arabaya kitap taşıdım (:
Bu yıl keşfettiğim birkaç şeyi paylaşacağım sevgili okurlarımla (:
Dağıtım evlerinin standlarında fiyatlar çok farklı. Bazılarında yarı yarıya farkediyor hatta. Örneğin Murathan Mungan "Eldivenler , hikayeler " gibi.
Fuarın karşısında bulunan doğu ve batı otoparkları artık paralı ve 10 TL . Bana çok fazla geldi bu park parası. Sanki ücretsiz aldıkları öğrencilerin parasını çıkarma derdinlermiş gibi geldi bana umarım öyle bir niyet yoktur.
İmzaya gelen yazarların genelde imza saatleri uzuyor . Tabi bu yazarına bağlı biraz da . Doğan kitapda beklediğiniz her yazarın önü kuyruk hemen hemen. Ama zaten yılda bir kez olan bu fuara keşke beklediğimiz adamlar / kadınlar birkaç günlerini ayırabilse. Örneğin ; Adam Fawer.
Bu yıl aldığım kitaplardan bahsedeceğim biraz.
Hepsini tek tek yazarsam uzun süreceğinden birkaç kendimce önemli bulduğum ayrıntıdan bahsetmek istiyorum . Jodi Picoult 'un editöründen aldığım duyumlara göre yazdığı kitaplar fena halde gözyaşına sebep oluyormuş. Biz de dinledik ve 3 kitabını da aldık . Chuck Palahniuk 'un yazdığı Dövüş Klübü ile birlikte 5 kitabını daha aldım. Yeraltı edebiyatı arşivime eklendi . Emre tavsiye etti sağolsun (:
Fuar hafta içi yine eski sesine ve gürültüsüne kavuşmuştu . Öğrencilerin çığlıkları her yandaydı .
Fenerbahçe Tv ye verdiğim röportaj da olay oldu (: 15 dakika falan konuşmuşumdur rahat rahat (: bi sürü de sosyal mesaj verdim Kinyas ve Kayra'ya imza beklerken ...
Birdahaki sene görüşmek üzere ...
( Yazımın gecikmesinin sebebi zamanımın olamayışından , bekleyenler kusura bakmasın )
14.11.2009
1.11.2009
Tüyap'ın Mutlu Yorgunu

Bu yıl 28. kez düzenlenen İstanbul kitap fuarı 31 Ekim cumartesi günü 12.00 de açıldı . İlk gün gidemesem de 2. gününde oradaydım. Bakırköy İdo iskelesinin yanındaki otoparktan kalkan servislerle fuar alanına ulaşmamız 1 saati buldu . Kalabalıktı yine her seneki gibi. Ama önceki yıllara nazaran daha kuru bir kalabalık vardı. Heyecansız , hareketsiz . Öylesine gelmek için gelmiş ve yüreyen diğer insanların akıntısına kapılmış bir kalabalık vardı . Belki de okul günü gitmediğimden o cıvıltıdan uzak olduğu için bana böyle geldi. Hafta içi gidince daha iyi bir gözlem yapacağım şüphesiz.
Fuarda yine belli başlı standlar öne çıkıyordu. Kendine özgü duruşları ile Yapı Kredi Yayınları , Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları oradaydı. Popilist kültürün birçoğunun temsilcisi olan Doğan kitap her salonda stand açmıştı. Can yayınları her biri aynı kapakmış gibi duran beyaz kitapları ile oradaydı. Adam Fawer yüzünden bir karışıklık yaşayan April yayınları da yerini almıştı . Metis yayınları sevdiğim sembolleri ile oradaydı. Fuarın tüm haftası orada olanVural Savaş ise Bilgi Yayınevinin standını renkli kılmıştı. Turgut Özakman'ı aradı gözlerim geçen yıl ki gibi yanyana görmek istedim belki de onları . 7 Kasım'da orada olacakmış zaten kendileri. Uykusuz ve penguen standları geçen yılların kopyası . Hiçbir değişiklik yok . Penguen yine "çekirdek Tayyip ailesi " ile ilgi topluyor . Uykusuz da da "Fırat" var tabi ki . Türk Solu'nun standında da bir sürü kız ve "Hepimiz Kemalist'iz hepimiz Türküz !"sloganları vardı göze çarpan. Bence çok eğreti duruyordu diğer sade ve güzel "sol" standlara göre.
Atatürk araştırma kurumu ve başbakanlık yayınlarında çok güzel kitaplar var ve % 50 indirimli. En çok kitabı o standtan aldım diyebilirim. Ermeni meselesi , Devrim Tarihi , Yunan münasebetleri , Türk tarihinde kadın vs .. bir çok seçenek mevcut . Kitapların çoğu da tükenmek üzereydi.
Zaman gazetesi güzel bir stand yapmış. Dikkat çekiyor . Görsele verilen önem yine büyük. Yeni şafakda iddialı reklamları ve onun gölgesinde kalan stanları ile fuarda yerini almış.
Bu yıl çocuk kitaplarında bir artış var. Kurulan standlarda tam çocuklara hitap ediyor . Renkli ve cıvıl cıvıl.
Kısacası fuar gerçekten güzeldi bugünde. Tekrar gideceğim . O gün de gördüklerimi yazacağım buraya . Bugün Ali ve Hazal yorulmasaydı ben kapılar kapanana kadar kalırdım aslında orada ama neyse bir sonraki güne kaldı artık ...
Fuarda yine belli başlı standlar öne çıkıyordu. Kendine özgü duruşları ile Yapı Kredi Yayınları , Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları oradaydı. Popilist kültürün birçoğunun temsilcisi olan Doğan kitap her salonda stand açmıştı. Can yayınları her biri aynı kapakmış gibi duran beyaz kitapları ile oradaydı. Adam Fawer yüzünden bir karışıklık yaşayan April yayınları da yerini almıştı . Metis yayınları sevdiğim sembolleri ile oradaydı. Fuarın tüm haftası orada olanVural Savaş ise Bilgi Yayınevinin standını renkli kılmıştı. Turgut Özakman'ı aradı gözlerim geçen yıl ki gibi yanyana görmek istedim belki de onları . 7 Kasım'da orada olacakmış zaten kendileri. Uykusuz ve penguen standları geçen yılların kopyası . Hiçbir değişiklik yok . Penguen yine "çekirdek Tayyip ailesi " ile ilgi topluyor . Uykusuz da da "Fırat" var tabi ki . Türk Solu'nun standında da bir sürü kız ve "Hepimiz Kemalist'iz hepimiz Türküz !"sloganları vardı göze çarpan. Bence çok eğreti duruyordu diğer sade ve güzel "sol" standlara göre.
Atatürk araştırma kurumu ve başbakanlık yayınlarında çok güzel kitaplar var ve % 50 indirimli. En çok kitabı o standtan aldım diyebilirim. Ermeni meselesi , Devrim Tarihi , Yunan münasebetleri , Türk tarihinde kadın vs .. bir çok seçenek mevcut . Kitapların çoğu da tükenmek üzereydi.
Zaman gazetesi güzel bir stand yapmış. Dikkat çekiyor . Görsele verilen önem yine büyük. Yeni şafakda iddialı reklamları ve onun gölgesinde kalan stanları ile fuarda yerini almış.
Bu yıl çocuk kitaplarında bir artış var. Kurulan standlarda tam çocuklara hitap ediyor . Renkli ve cıvıl cıvıl.
Kısacası fuar gerçekten güzeldi bugünde. Tekrar gideceğim . O gün de gördüklerimi yazacağım buraya . Bugün Ali ve Hazal yorulmasaydı ben kapılar kapanana kadar kalırdım aslında orada ama neyse bir sonraki güne kaldı artık ...
Gördüğümüz muhteşem kış manzarasını da es geçmeyeceğim . Dağılırken o siyah - gri bulutlar keskin rüzgarla bir yenisi gelmeye meyilli hemen ardından . Sanki başka bir dünyanın kapısı açık kalmış gibi ... Muhteşemdi ...
28.10.2009
Gidesimiz var..
Birdenbire ortaya çıkmadı aslında. Hep aklımızdaydı ve bir yerlerde saklanıyor gibiydi sanki. Bugünde ilk adımları atılmış oldu.
Her fırsatta söylediğim ve söylemekten asla bıkmayacağımı bildiğim bir durumdan dolayı oluyor aslında hepsi . Ali'ciğime hayranlığımdan ...
Bugün ilk ciddi adımlarımızı attık gibi. Sayısaldan Ali'ye para çıkarsa önce Eifel karşısından ev tutuyoruz sonra da parayı bitirmeden gelip burada bir otel alıp ömrümüz yettiğinde doğa ile beraber , trafikten , kalabalıktan uzak yaşlanıyoruz . Ama ne olursa olsun eskimiyoruz ...
Para konusu önemli . Bir an evel birikim yapmamız şart .
Artık geri sayım başladı diyelim (:
Her fırsatta söylediğim ve söylemekten asla bıkmayacağımı bildiğim bir durumdan dolayı oluyor aslında hepsi . Ali'ciğime hayranlığımdan ...
Bugün ilk ciddi adımlarımızı attık gibi. Sayısaldan Ali'ye para çıkarsa önce Eifel karşısından ev tutuyoruz sonra da parayı bitirmeden gelip burada bir otel alıp ömrümüz yettiğinde doğa ile beraber , trafikten , kalabalıktan uzak yaşlanıyoruz . Ama ne olursa olsun eskimiyoruz ...
Para konusu önemli . Bir an evel birikim yapmamız şart .
Artık geri sayım başladı diyelim (:
27.10.2009
İngilizce öğrenenler için yardım edesim geldi (:
Biyografi yazısıdır. Eski defterleri karıştırırken buldum . İşe yararsa güle güle kullanın (:
JRR TOLKİEN
Jrr Tolkien was born in Bloemfontein in South Africa ( January 3 1982 ) His father Arthur Tolkien was a bank manager and his mother was a housewife. His parents died when he was young.
He went to Kings Edward's School then St. Philips School.
He was 16 was on event that will change your life and true love in life with which Edith met. He was married Marc 22 , 1916.
1. world war had begun at that time. Shortly after the Tolkien joined the army and France fought in the front.Tolkien has lost two friends in this war , because of a bomb blost near the wounded and was sent back to England by the army.
Tolkien after returning from the war has recruited a large part of his life spent Oxford.
He was a professor at Oxford University . He was very interested in ancient languages and histories.
He wrote his first stories to create a fantasy world for his languages.
The LOTR books first appered in 1974. He didn't see the films of his books. His great-grandson acted in one of the films.
The director Peter Jackson filmed them in New Zeland. They cost more than 300 $ milllion to make and more than 20.000 actors appeared in the three films.
The final films The Return of The King won 11 oscars.
JRR TOLKİEN
Jrr Tolkien was born in Bloemfontein in South Africa ( January 3 1982 ) His father Arthur Tolkien was a bank manager and his mother was a housewife. His parents died when he was young.
He went to Kings Edward's School then St. Philips School.
He was 16 was on event that will change your life and true love in life with which Edith met. He was married Marc 22 , 1916.
1. world war had begun at that time. Shortly after the Tolkien joined the army and France fought in the front.Tolkien has lost two friends in this war , because of a bomb blost near the wounded and was sent back to England by the army.
Tolkien after returning from the war has recruited a large part of his life spent Oxford.
He was a professor at Oxford University . He was very interested in ancient languages and histories.
He wrote his first stories to create a fantasy world for his languages.
The LOTR books first appered in 1974. He didn't see the films of his books. His great-grandson acted in one of the films.
The director Peter Jackson filmed them in New Zeland. They cost more than 300 $ milllion to make and more than 20.000 actors appeared in the three films.
The final films The Return of The King won 11 oscars.
25.10.2009
Olmasaydı sonumuz böyle ...
Ben hiç böyle düşünmemiştim . Eskiye özenen puslu hayallerimde olmadı "pembe panjurlu" ev gibi. Bende her şey hep bembeyazdı . Bütün renkler vardı içinde ve hepsini yansıtırdı ruhum ona karşı.
Arkadaşıydım... Dosttan bir durak öncesi gibi hani. Kimi zaman sığı şeyler olurdu paylaştıklarımız . Belki de etrafımızdaki dünya bizi böyle yaptığından bi başkaları yanımızdayken bizde başkalaşıyorduk.
Dostuydum ... Arkadaştan bir durak sonrası gibi. Saatlerce dinledim onu gözünün içine içine bakarak. Çağırdı muhtelif saatlerde , gittim. Sustum , konuştum , güldüm , eğlendim. Yıldızları saydım , gemileri yürüttüm beraber. Karşı kıyılara baktım , gidebilme hayalleri kurdum ortak akılla. Sonra o beni gönderdi "geleceğim" için. Gitmen gerekirse git dedi bir dost gibi .
Seveniydim ... Hiç karşılıksız hemde. 2.5 seneyi devirdim ben böyle. Başka duraklara uğradı gitti , geldi . Yoruldu omuzumda dinlendi. O farkında bile değildi her geçtiğinde uğradığı dalgasız limanın ben olduğumdan. Her seferinde bir parçasını unutup gitti. Gitti evet . Hep el salladım ardından bir gün nasılsa gelecek diye . Geldi de . Görmek istediğini de gördü Burcu olduğu yerdeydi halen sevgi dolu , kolları ardına kadar açık .
... Kısacası ben hangi sıfatı üstlensem de değişmeyecekti sonumuz. Kuvvetli bir rüzgar beni bir tarafa onu bir tarafa atacaktı yine. Savrulacaktık boyumuz kadar. Uzatsak da ellerimizi tutamayacaktık yine.
Bir zamanlar azıcık bir mesafedeyken elimiz . Şimdi savrulmuşken ne kadar uzak diye şaşıracaktık yine ve biz her nankör insan gibi zamanında kıymetini bilemediğimiz için hayıflanacaktık ...
Ahh... Adam (!) daha kaç satır harcayacağım sana .. Kaç satır ?
Arkadaşıydım... Dosttan bir durak öncesi gibi hani. Kimi zaman sığı şeyler olurdu paylaştıklarımız . Belki de etrafımızdaki dünya bizi böyle yaptığından bi başkaları yanımızdayken bizde başkalaşıyorduk.
Dostuydum ... Arkadaştan bir durak sonrası gibi. Saatlerce dinledim onu gözünün içine içine bakarak. Çağırdı muhtelif saatlerde , gittim. Sustum , konuştum , güldüm , eğlendim. Yıldızları saydım , gemileri yürüttüm beraber. Karşı kıyılara baktım , gidebilme hayalleri kurdum ortak akılla. Sonra o beni gönderdi "geleceğim" için. Gitmen gerekirse git dedi bir dost gibi .
Seveniydim ... Hiç karşılıksız hemde. 2.5 seneyi devirdim ben böyle. Başka duraklara uğradı gitti , geldi . Yoruldu omuzumda dinlendi. O farkında bile değildi her geçtiğinde uğradığı dalgasız limanın ben olduğumdan. Her seferinde bir parçasını unutup gitti. Gitti evet . Hep el salladım ardından bir gün nasılsa gelecek diye . Geldi de . Görmek istediğini de gördü Burcu olduğu yerdeydi halen sevgi dolu , kolları ardına kadar açık .
... Kısacası ben hangi sıfatı üstlensem de değişmeyecekti sonumuz. Kuvvetli bir rüzgar beni bir tarafa onu bir tarafa atacaktı yine. Savrulacaktık boyumuz kadar. Uzatsak da ellerimizi tutamayacaktık yine.
Bir zamanlar azıcık bir mesafedeyken elimiz . Şimdi savrulmuşken ne kadar uzak diye şaşıracaktık yine ve biz her nankör insan gibi zamanında kıymetini bilemediğimiz için hayıflanacaktık ...
Ahh... Adam (!) daha kaç satır harcayacağım sana .. Kaç satır ?
23.10.2009
Üzgünüm...
Üzgünüm.. Evet sizleri hayatıma ben dahil ettim , ben izin verdim bu kadar beni kırmanıza , üzmenize , darmadağın etmenize. Ben izin verdim evet parçalarımın her bir yana savrulmasına. Seyirci kaldı gözlerim , ellerim tüm hoyratlığınıza .
İnandım yalandan duvarlar örmüş sözlerinize. Bakışınıza , öpüşünüze kandım. "Sevdiniz " sandım. Evet hepsi benim suçum . Size inanan bendim. Her seferinde aynı hatayı yapan da ben. Kızmıyorum size , kızamıyorum basitliğinize . Bayağılığınızın farkına varmanızı da beklemiyorum . Çünkü anlamını yitirmiş sizin için bir çok şey . Herkese kurabilir olmuşsunuz "seni seviyorum" ları. Doyuramaz olmuşsunuz tüm dürtülerinizi ve herkes çalar olmuş kapınızı bir yudum "cinsel sahne " için.
Size dışarıdan bakan "adam" sanır yere düşen gölgenizin suretini. Oysa içinizde neler neler gizli . Kocaman maskeniz saklamış hepsini. Ağzınızda laf yapınca görünmez olmuş küçük yamaları vücudunuzun.
Hani aldatmaktan korkan siz ...
Asıl olanın farkında değilsiniz . Başrol yine sizsiniz. Ama "aldanan" rolünde. . .
Sahte ruhlarda kendini besleyen , mayın tarlasında ellerini sallaya sallaya dolaşan siz ...
Külleriniz savrulurken etrafa ben yalnızca gözlerimi kapayacağım ve hiç nefes almayacağım...
İnandım yalandan duvarlar örmüş sözlerinize. Bakışınıza , öpüşünüze kandım. "Sevdiniz " sandım. Evet hepsi benim suçum . Size inanan bendim. Her seferinde aynı hatayı yapan da ben. Kızmıyorum size , kızamıyorum basitliğinize . Bayağılığınızın farkına varmanızı da beklemiyorum . Çünkü anlamını yitirmiş sizin için bir çok şey . Herkese kurabilir olmuşsunuz "seni seviyorum" ları. Doyuramaz olmuşsunuz tüm dürtülerinizi ve herkes çalar olmuş kapınızı bir yudum "cinsel sahne " için.
Size dışarıdan bakan "adam" sanır yere düşen gölgenizin suretini. Oysa içinizde neler neler gizli . Kocaman maskeniz saklamış hepsini. Ağzınızda laf yapınca görünmez olmuş küçük yamaları vücudunuzun.
Hani aldatmaktan korkan siz ...
Asıl olanın farkında değilsiniz . Başrol yine sizsiniz. Ama "aldanan" rolünde. . .
Sahte ruhlarda kendini besleyen , mayın tarlasında ellerini sallaya sallaya dolaşan siz ...
Külleriniz savrulurken etrafa ben yalnızca gözlerimi kapayacağım ve hiç nefes almayacağım...
17.10.2009
Kör kadınlar / adamlar ...
Bu yazının başlığı ne olsun diye çok düşündüm aslında .
Bazen bazı insanların suratlarının ortasına bir tokat atasım geliyor o an kendimi tutamayacağımı sanıyorum . Henüz böyle bir tecrübe yaşamadım ama çok yakında olacakmış gibi bir his var içimde (:
Gerçekten gözleri görmeyen insanları anlayabiliyorum ama ya bakar körlere ne demeli ? Hayat şüphesiz ki hepimize birçok fırsat sunuyor . Kimini görebiliyoruz , kimini görebiliyoruz kimini de görmemiş gibi yapıp durumdan faydalanmaya bakıyoruz .
Bizi her anlamda mutlu edebileceğine inandığımız bir adama / kadına neden "evet" demiyoruz da kendi akıntımızda sürüklenmesine göz yumuyoruz ? Olur olmaz bahaneler üretiyoruz. "Sınavlarım var , işimle ilgili problemlerim var , kafam karışık , eski aşkımı (!) unutamadım , kendime güvenmiyorum , seni üzebilirim , ailemle ilgili sorunlarım var " vs uzayıp gider bunlar. Ama görüyorum ki bu sorunların her biri seven bir elin yardımı ile çözülebilir şeyler . Paylaşıp , azaltılabilecek şeyler. Kendi kendine kurunca sanki değişiyor mu bişeyler ? Ya da dünya durup dönmüyor mu sizin bu sıkıntılarınız yüzünden ? Hiçbir şeyin de değiştiği falan yok . Siz kendi küçük dünyanızda yaşamaya devam ettiğiniz sürece bu böyle gidecek .
// Onları ne kadar çok sevdiğimi göremeyen kör kadınlara ve adamlara ithaf olunur. //
Bazen bazı insanların suratlarının ortasına bir tokat atasım geliyor o an kendimi tutamayacağımı sanıyorum . Henüz böyle bir tecrübe yaşamadım ama çok yakında olacakmış gibi bir his var içimde (:
Gerçekten gözleri görmeyen insanları anlayabiliyorum ama ya bakar körlere ne demeli ? Hayat şüphesiz ki hepimize birçok fırsat sunuyor . Kimini görebiliyoruz , kimini görebiliyoruz kimini de görmemiş gibi yapıp durumdan faydalanmaya bakıyoruz .
Bizi her anlamda mutlu edebileceğine inandığımız bir adama / kadına neden "evet" demiyoruz da kendi akıntımızda sürüklenmesine göz yumuyoruz ? Olur olmaz bahaneler üretiyoruz. "Sınavlarım var , işimle ilgili problemlerim var , kafam karışık , eski aşkımı (!) unutamadım , kendime güvenmiyorum , seni üzebilirim , ailemle ilgili sorunlarım var " vs uzayıp gider bunlar. Ama görüyorum ki bu sorunların her biri seven bir elin yardımı ile çözülebilir şeyler . Paylaşıp , azaltılabilecek şeyler. Kendi kendine kurunca sanki değişiyor mu bişeyler ? Ya da dünya durup dönmüyor mu sizin bu sıkıntılarınız yüzünden ? Hiçbir şeyin de değiştiği falan yok . Siz kendi küçük dünyanızda yaşamaya devam ettiğiniz sürece bu böyle gidecek .
// Onları ne kadar çok sevdiğimi göremeyen kör kadınlara ve adamlara ithaf olunur. //
5.10.2009
MeLankoLi...
Sezen şarkılarını dinliyorum ve bu muhteşem kadınla aynı devirde yaşadığım için şükrediyorum tanrıya bir kez daha. Bu kadar güzel yazılabilir ve söylenebilirdi ancak şarkılar ... Bu kadar içi doldurulabilirdi ancak kelimelerin . Sevgiliye ancak bu kadar güzel sitem edilebilirdi . Bu kadar güzel söylenebilirdi özlem ...
Dinlemeyenimiz var mıdır Sezen şarkılarından herhangi birini ? Kafaları çekmeye meyilli olduğumuz ama bir kadehe hasret kaldığımız ortamlarda alkol tesiri yaratmaz mı " Seni sevdiğimi unut , sen ağlama , git (me) " ? Hepimizin anılarını film şeridi gibi dökmez mi önümüze ? Hangimizin olmamıştır ki kavuşamadığı ve "keşkelerle" beslediği bir aşkı ?
Aslında ne çok ortak yanlarımız var görmesini bildikten sonra . Ne çok ortak şeylere üzülmüşüz , kırılmışız meğer.
Yörüngemizi nasıl da şaşırtmış tüm sevgililer ...
Dinlemeyenimiz var mıdır Sezen şarkılarından herhangi birini ? Kafaları çekmeye meyilli olduğumuz ama bir kadehe hasret kaldığımız ortamlarda alkol tesiri yaratmaz mı " Seni sevdiğimi unut , sen ağlama , git (me) " ? Hepimizin anılarını film şeridi gibi dökmez mi önümüze ? Hangimizin olmamıştır ki kavuşamadığı ve "keşkelerle" beslediği bir aşkı ?
Aslında ne çok ortak yanlarımız var görmesini bildikten sonra . Ne çok ortak şeylere üzülmüşüz , kırılmışız meğer.
Yörüngemizi nasıl da şaşırtmış tüm sevgililer ...
24.09.2009
Acımızı seçmekte özgürüz !
Ne güzel söylemiş üstad acımızı seçmekte özgürüz diye. Kendimi ve etrafımdakileri sorgularım hep . Yaşadıklarımız da " suçlu " aramak neden diye ? Bize sorsalar kimse bize zorla bişey yaptıramaz , hayatımızı kendimiz yönlendiririz.
Ama neden üzüldüğümüz de kabahati bi başkasında arar oluyoruz hemen. Yaftalarız anında. Mutluluk sebebimiz o insan olmazken üzüntümüzün demirbaşı o oluverir aniden.
O kendisine çok güvenen kişiliğin yerini suçu başkasında arayan basit rolleri üstlenmeyi seven bi kişilik alır.
Neden hiç kendimizi sorgulamayız ? Biz seçtik bunu diye. Üzüleceğimizi bile bile yine sevdiğimiz adama / kadına biz dönmez miyiz ? Tekrar tekrar tecrübe etmek için . Sonra neden kabahati hep o süreçte , insan da ararız ?
Hatırlamak için binbir türlü bahane uydurup anıları tazeleyip ardından kadehlerde görürüz sabahın ilk ışıklarını . Bize yoldaş olan meyler olur. O masalarda yerden yere vururuz sevdiğimizi , sonra bi anda baştacı da yaparız. Yani kimimiz mey sofrasına meze yapar sevdiğini , sevdasını .
Kimimizse konuşmaz , konuşamaz. Siliktir hafızası .
Halen suçlu aramak isteyeniniz varsa açık yüreklilikle cevap verin sizin hiç mi kabahatiniz yok yaşadıklarınızda ?
Yani yasak elmayı siz yemediniz de günahı boynunuza mı kaldı ?
Ama neden üzüldüğümüz de kabahati bi başkasında arar oluyoruz hemen. Yaftalarız anında. Mutluluk sebebimiz o insan olmazken üzüntümüzün demirbaşı o oluverir aniden.
O kendisine çok güvenen kişiliğin yerini suçu başkasında arayan basit rolleri üstlenmeyi seven bi kişilik alır.
Neden hiç kendimizi sorgulamayız ? Biz seçtik bunu diye. Üzüleceğimizi bile bile yine sevdiğimiz adama / kadına biz dönmez miyiz ? Tekrar tekrar tecrübe etmek için . Sonra neden kabahati hep o süreçte , insan da ararız ?
Hatırlamak için binbir türlü bahane uydurup anıları tazeleyip ardından kadehlerde görürüz sabahın ilk ışıklarını . Bize yoldaş olan meyler olur. O masalarda yerden yere vururuz sevdiğimizi , sonra bi anda baştacı da yaparız. Yani kimimiz mey sofrasına meze yapar sevdiğini , sevdasını .
Kimimizse konuşmaz , konuşamaz. Siliktir hafızası .
Halen suçlu aramak isteyeniniz varsa açık yüreklilikle cevap verin sizin hiç mi kabahatiniz yok yaşadıklarınızda ?
Yani yasak elmayı siz yemediniz de günahı boynunuza mı kaldı ?
20.09.2009
...Bi adamı sevmek ...
Bi kadın bi adamı sevdiğinde sabahlar farklı başlar onun için. Nefes alış verişi düzensizleşir buda kalp ritmini bozar ve kanı daha hızlı akar kalbine . Bi kadın sevdiğinde bi adamı saatlerce o saçmalasa da dinleyebilir. Adam fütursuzca geçmiş ilişkilerinden bahsetse bile gözlerini ayırmadan dinler onu ki bu dinlemenin en büyük belirtisidir. Göz göze olmak.
Kadın adama içine akmak istercesine bakar. Dudaklarında , kaşlarında , gözlerinde, ellerinde gezinir aklının her zerresi. Konuşurken farkında olmadan dudaklarına bakar ve aklından şöyle geçirir : " Bu adam ne söylerse söylesin bu dudakların birbirine değmesinden çıkıyor hepsi işte bu yüzden sevilesi ". Aşık Veysel mantığı hakimdir bu anda. Kadın sevdiği için adamın dudakları güzel , elleri hoş ve omuzları geniş bir omuzdur .
Bir kadın sevdiğinde gücü de beraberinde ister . Her kadın erkeğin ağırlığını hissetmeyi bekler bunu inkar etsede . Erkeklerde gündelik yaşamlarında inkar etse de hepsi feodaldir. Kadın bişeyler yapsın ister ve kadın sürükler adamı.
Kadın sevdiğinde adam hangi adımlarla geliyorsa gelsin onu kabul eder. Canı sıkkınken geldiğinde saatlerce dinler , akıl danışmak istediğinde gerçekten yapılası çözümler sunar , her çağırdığında gider , her öpmek istediğinde dudakları hazırdır , her sarılmak istediğinde kolları açıktır ve kadın bunları sevdiğinden paylaşır.
Kadın adamın anlamasını bekler . Aksi halde konuşmaz pek. Ama adamında işine gelir anlamamazlıktan gelir. O hepimizin doyuramadığı egosunun tatminidir .
Oysa ki beraber olmaları denemeleri gerektiğini ikisi de bilir ama korku vardır içlerinde. Ya kaybedersem ?
Ya hiç kazanamazsanız ne olucak peki ?
İşte bu yüzden ne hissediyorsa insan söylemeli ve korkmamalı denemekten...
Kadın adama içine akmak istercesine bakar. Dudaklarında , kaşlarında , gözlerinde, ellerinde gezinir aklının her zerresi. Konuşurken farkında olmadan dudaklarına bakar ve aklından şöyle geçirir : " Bu adam ne söylerse söylesin bu dudakların birbirine değmesinden çıkıyor hepsi işte bu yüzden sevilesi ". Aşık Veysel mantığı hakimdir bu anda. Kadın sevdiği için adamın dudakları güzel , elleri hoş ve omuzları geniş bir omuzdur .
Bir kadın sevdiğinde gücü de beraberinde ister . Her kadın erkeğin ağırlığını hissetmeyi bekler bunu inkar etsede . Erkeklerde gündelik yaşamlarında inkar etse de hepsi feodaldir. Kadın bişeyler yapsın ister ve kadın sürükler adamı.
Kadın sevdiğinde adam hangi adımlarla geliyorsa gelsin onu kabul eder. Canı sıkkınken geldiğinde saatlerce dinler , akıl danışmak istediğinde gerçekten yapılası çözümler sunar , her çağırdığında gider , her öpmek istediğinde dudakları hazırdır , her sarılmak istediğinde kolları açıktır ve kadın bunları sevdiğinden paylaşır.
Kadın adamın anlamasını bekler . Aksi halde konuşmaz pek. Ama adamında işine gelir anlamamazlıktan gelir. O hepimizin doyuramadığı egosunun tatminidir .
Oysa ki beraber olmaları denemeleri gerektiğini ikisi de bilir ama korku vardır içlerinde. Ya kaybedersem ?
Ya hiç kazanamazsanız ne olucak peki ?
İşte bu yüzden ne hissediyorsa insan söylemeli ve korkmamalı denemekten...
Nasılda geçmişti bütün bir yaz ...
Koca bir yaz daha geçti . Bugün sahilde üşüdüğümde gerçekten de anladım sonbaharın geldiğini. Çünkü ben öyle takvim mevsimlerine pek inanmam ve her ayın bir diğerini bundan dolayı kıskandığını düşünür ve insancıllaştırırım onları .
Zaman gerçekten çabuk geçiyor. Paylaşılanlar sanki o yıllar için az kalıyor kimi zaman. Biraz bişeyler eksik kalıyor sanki gelecek haritaları için. Bir kadını / adamı seviyorsunuz. Zaman , mekan yetmiyor. Mevsimler geçiyor . Üstüne renk renk yapraklar düşüyor her bi hikayenin. Kimisine sarı sonbahar yaprağı , kimisine de dalından yeni koparılan bi meyvanın yanındaki yemyeşil yaprak kalıyor. Ama sonuçta hepsi eskiyor . İnsanlar da böyle . Yaşlanmıyorlar ve eskiyorlar..
Şimdi bu yazımı okuyan ve eskidiğini düşünen herkes bu geçen yazı da zihninden geçirerek bi sonraki senenin bi resmini çizsin ve seneye beraber bakalım neyi ne kadar sezebilmişiz ...
Zaman gerçekten çabuk geçiyor. Paylaşılanlar sanki o yıllar için az kalıyor kimi zaman. Biraz bişeyler eksik kalıyor sanki gelecek haritaları için. Bir kadını / adamı seviyorsunuz. Zaman , mekan yetmiyor. Mevsimler geçiyor . Üstüne renk renk yapraklar düşüyor her bi hikayenin. Kimisine sarı sonbahar yaprağı , kimisine de dalından yeni koparılan bi meyvanın yanındaki yemyeşil yaprak kalıyor. Ama sonuçta hepsi eskiyor . İnsanlar da böyle . Yaşlanmıyorlar ve eskiyorlar..
Şimdi bu yazımı okuyan ve eskidiğini düşünen herkes bu geçen yazı da zihninden geçirerek bi sonraki senenin bi resmini çizsin ve seneye beraber bakalım neyi ne kadar sezebilmişiz ...
1.09.2009
Nasıl da geçmişti bütün bir yaz ?
Bir çoğumuz biliriz bu şarkıyı. Kimi kuşaklar Teoman'dan dinledi kimi de Zerrin Özer'den. Ama sanırım hep aynı şeyleri hissettik hepimiz . Kafamızda çoğu ortak hafif puslu , desenlerini kendimiz çizdiğimiz sahneler gözüktü. Kimi zaman tebessüm ettik kimi zaman da üzüldük sanki.
Geçen her yaz farklı izler bıraktı hepimizin hafızalarında.. ve ben farkettim ki bloguma yazmamışım ne zamandır .
Bu yaz ile ilgili bikaç şey paylaşmak istiyorum burada.. Aslında çok fazla şey var ama kitap yazarsam belki kullanırım diye saklıyorum onları (:
Öncelikle yaz aşkı hiçbir zaman kapımı çalmaz benim merak konusu buysa eğer söyleyeyim o tip ilişkiler hiç ilgimi çekmedi (: hiçbir yaşımda ..
Öncelikle yaz aşkı hiçbir zaman kapımı çalmaz benim merak konusu buysa eğer söyleyeyim o tip ilişkiler hiç ilgimi çekmedi (: hiçbir yaşımda ..
Bu yaz 2. kez Bodrum'a gittim. İnsan büyüdükçe daha çok şeyler keşfedebiliyor sanki gittiği yerlerde (:
Her köşesi cennet memleketime bir kez daha hayran oldum desem az mı kalır diye düşünüyorum. Görülecek bu kadar çok yer varken burada bir de diğer yerler için nasıl bi ömür yeter diye düşünmeden de edemiyorum (:
Bir an evel hepsi görülmeli diye de notlarıma ekliyorum :)
Havaalanına uzak olmasına rağmen yine de çekilmez bir mesafe değil Bodrum'un uzaklığı.
Merkezinde genel olarak sakin bir hava hakim ama hareket isteyenler için barlar sokağı muhteşem. Zira hepsine girdim hemen hemen tavsiye edebileceğim mekanlar ; Küba , Hadigari , Helva .. gittiğim başka yerler de oldu ancak bunlar gibi keyif vermedi . Helva Türkçe ağırlıklı çalıyor genelde. Beni bilenler bilir sıkılırım öyle çok fazla çalarsa yabancı müzik (:
Saatler boyu kurtlarımı döktüm yalan yok (: ama Reşat bir başka güzeldir .
Oda Türk sanat müziği söylüyor ama yok böyle güzel bi ses ..
Rock barlar da cabası ...
İşin özü Bodrum eğlence anlamında çeşidi bol insanı sıkmayan mükemmel bir yer ..
Yemekleri deseniz bir harika . Hem deniz mahsülleri hem de Bodrum döneri tadılmayı hakediyor fazlasıyla.
Kısacası GİDİN ve tekrar GİDİN (:
( Oradan Kos adasına gittik Yunan yemekleri her ne kadar bizden kopya olsa da oranın salatası bi başka oluyormuş Sema annem boşuna söylememiş )
Bu yazın en bomba olaylarından biri de tabiki kilo vermemdi . Şimdilik 14 oldu ama gerisi mutlaka gelicek. Görenler artık tanıyamıyor beni (: bu ziyadesiyle hoşuma gidiyor .. yalan yok (:
Aşk , meşk durumları açısından gayet memnunum hayatımdan. Buradan mimlemeye hiiiç gerek yok (: Bilenler biliyor zaten ..
...arkası yarın kuşağında ikinci seri .. (:
... devamını bekleyin..
18.07.2009
Hayatımın karışık alfabetik listesi ..(3)
Gizem...Şimdi bir kez daha anlıyorum ki insanlar bikaç yıl görüşmese dahi sanki o yıllar hiç ayrı yaşanmamış gibi devam edebiliyor dostluğuna.. Biz aynı lise günlerinden sonra berabermişiz gibiyiz şimdi , konuşacak çok şey var tabi .. Zaman yetmiyor işte bu yüzden beraberken .. Gündüzleri bir çırpıda harcıyoruz hatta gece de bile ışık görüyoruz .. (: iyi ki yeniden kesişti hayatlarımız..
Mert..Canım benim .. Seni hiçbir zaman ailemden ayrı düşünmedim biliyorsun . Yani her seferinde bunu söylüyorum ama gerçekten sen benim için çok farklısın . Çok iyisin , saygılısın , iyi bi sırdaşsın ve dostsun ..
.. ve samimisin Mert'im.. sözlerinde yalan , dolan yok ..
Hep yanıbaşımda ol olur mu ? Bu yaz gittiğin gibi uzaklaşma buralardan ..
M.Ali...Yol arkadaslarımdan birisi daha .. Kimi zaman bu uğurda yorulsa da biliyorum ki yüreğinde bu mücadele ateşi hep var . Her seferinde gözlerinin taa en içinde görüyorum seni..
Sen yokken bir şey eksik kalıyor mutlaka .. gelmelisin yeniden ve mavi mavi bakmalısın hepimize...
Alpertunga Roberto...Ahh benim Yunanlı yakışıklım (: sen bu kadar tatlı olmak zorunda mıydın ? Bunları okuyunca yine güzel güzel gülüp beni arayacaksınve diyeceksin ki : "Burcu , hadi çık dışarı ben sizin sokağın başındayım." Senin bu ani gelmelerin , süprizlerin hayatıma renk katıyor .. iyi ki okulda o gün beni sinir ettin de tanıştık ... seviyorum seni (:
Mert..Canım benim .. Seni hiçbir zaman ailemden ayrı düşünmedim biliyorsun . Yani her seferinde bunu söylüyorum ama gerçekten sen benim için çok farklısın . Çok iyisin , saygılısın , iyi bi sırdaşsın ve dostsun ..
.. ve samimisin Mert'im.. sözlerinde yalan , dolan yok ..
Hep yanıbaşımda ol olur mu ? Bu yaz gittiğin gibi uzaklaşma buralardan ..
M.Ali...Yol arkadaslarımdan birisi daha .. Kimi zaman bu uğurda yorulsa da biliyorum ki yüreğinde bu mücadele ateşi hep var . Her seferinde gözlerinin taa en içinde görüyorum seni..
Sen yokken bir şey eksik kalıyor mutlaka .. gelmelisin yeniden ve mavi mavi bakmalısın hepimize...
Alpertunga Roberto...Ahh benim Yunanlı yakışıklım (: sen bu kadar tatlı olmak zorunda mıydın ? Bunları okuyunca yine güzel güzel gülüp beni arayacaksınve diyeceksin ki : "Burcu , hadi çık dışarı ben sizin sokağın başındayım." Senin bu ani gelmelerin , süprizlerin hayatıma renk katıyor .. iyi ki okulda o gün beni sinir ettin de tanıştık ... seviyorum seni (:
Hayatımın karışık alfabetik listesi ... (2)
Emre..Sen benim en yakışıklı kardeşimsin (: en sarı saçlısından ve en mavi gözlüsündensin hem de..Hatırlıyo musun bigün şeker alırken seninle ödeme kavgası yapıyorduk her zaman ki gibi (:
Sen "abla hayır ben ödeyeceğim " diye üst üste söyleyip durdun. Kasadaki kadın da gayet şaşkın bir ifade ile sordu "Siz gerçekten kardeş misiniz ?" :)
Kardeş olabilmek için illa ki kan bağımı gerekli (: hiç sanmıyorum ..
Seninle aynı atıyor ya kalbimiz gerisi önemli değil ..
Melisa...Yıllar ne çok şey katıyor ne çok şeyi de alıyor bizlerden .. Sen bana Uğur'u ben sana Umut'u az anlatmadım . Az dertleşmedik lise yıllarında servisin dönüş yolunda.. Şimdi evleneceksin ve biz geçen yılları su gibi içtik sanki o liseli kızlar biz değildik..Beraber büyüdük araya bikaç yıl girse de .. ve beraber yaşlanacağız bitanem .. O zaman da elimizde bastonlarımız olucak belki ama yüzümüzde ki tebessümümüz aynı kalıcak ..
Gamze D...Esmer güzelim benim .. Beykent'in bana en güzel hediyesi . Seninle aramızdaki bağı aslında anlatamaz kelimeler.. Henüz o kadar güçlü değiller çünkü (:
Sen hep böyle kal , hiç değişme ve hep öyle güzel bak dünyaya ..
Esat...Sen de benim en yakışıklı esmer - kumral karışımı profili olan kardeşimsin .. Yıllar oldu...
Ama dün gibi aklımda tanıştığımız gün (: Esat senin en çok hangi huyunu seviyorum biliyo musun ?
Nette , telefonda bıdı-bıdı konuşup , yanımda süt dökmüş kediye dönmeni (:
Utanıyosun , yüzün kızarıyo ... (: canım benim .. çok seviyorum seni .. ömrüm yettiğince de yanındayım..
Sen "abla hayır ben ödeyeceğim " diye üst üste söyleyip durdun. Kasadaki kadın da gayet şaşkın bir ifade ile sordu "Siz gerçekten kardeş misiniz ?" :)
Kardeş olabilmek için illa ki kan bağımı gerekli (: hiç sanmıyorum ..
Seninle aynı atıyor ya kalbimiz gerisi önemli değil ..
Melisa...Yıllar ne çok şey katıyor ne çok şeyi de alıyor bizlerden .. Sen bana Uğur'u ben sana Umut'u az anlatmadım . Az dertleşmedik lise yıllarında servisin dönüş yolunda.. Şimdi evleneceksin ve biz geçen yılları su gibi içtik sanki o liseli kızlar biz değildik..Beraber büyüdük araya bikaç yıl girse de .. ve beraber yaşlanacağız bitanem .. O zaman da elimizde bastonlarımız olucak belki ama yüzümüzde ki tebessümümüz aynı kalıcak ..
Gamze D...Esmer güzelim benim .. Beykent'in bana en güzel hediyesi . Seninle aramızdaki bağı aslında anlatamaz kelimeler.. Henüz o kadar güçlü değiller çünkü (:
Sen hep böyle kal , hiç değişme ve hep öyle güzel bak dünyaya ..
Esat...Sen de benim en yakışıklı esmer - kumral karışımı profili olan kardeşimsin .. Yıllar oldu...
Ama dün gibi aklımda tanıştığımız gün (: Esat senin en çok hangi huyunu seviyorum biliyo musun ?
Nette , telefonda bıdı-bıdı konuşup , yanımda süt dökmüş kediye dönmeni (:
Utanıyosun , yüzün kızarıyo ... (: canım benim .. çok seviyorum seni .. ömrüm yettiğince de yanındayım..
16.07.2009
Hayatımın karışık alfabetik listesi ...(1)
Herkesin hayatında kimi zaman düzgün kimi zaman karışık alfabetik bir liste olur . Önem , saygı , sevgi sırasına göre dizilir hepsi . Ben de bir secere yaptım bakalım neler çıkacak ..
Esra S. Dost , kardeş kelimesi sanırım onu anlatabilmek için hafif kalır . Bu yüzden bir sıfat bulamıyorum Esom'a... O benim ilkokuldan beri tanıdığım ve hayatımda olduğuna her gün şükrettiğim yegane insanlardan biri . Omzunda rahatça ağlayabileceğim , sığınacağım dalgasız bir liman .. Onu gerçekten çok seviyorum ..
Emir Orticimle ilk tanıştığımızda onun bu kadar hayatımın içine girebileceğini hiç tahmin etmemiştim. Çünkü dershanede kızlar - erkekler genelde ayrı ayrıydı sınıfta. Her ne kadar şimdi inkar etseler de ilk adımı biz attık ve her şey bugüne kadar geldi. İyi ki de öyle oldu .
Şimdi başka bi ülkede ama olsun biz her geldiğinde sanki hiç ayrı kalmamışız gibi devam ediyoruz dostluğumuza , kardeşliğimize ... Canım kardeşim...
Tuncay Bir başka ortim daha (: bu muhabbet nerelerde dayanır Buket de çok iyi bilir . Ne günlerdi .. O kadar çok gülerdik ki eve zor gelirdim ayrılmak istemezdim hiç..
Orticim bitanedir. Tüm hayırsızlıklarıma rağmen hiçbir şey olmamış gibi davranır. Şanslıyım ki onunla bu kadar yakın olabildik . Çok seviyorum onu da.. İyi ki benimle..
Dilara Hep söylerim . İlk günden gördüm ben geleceğimizi diye . Gözlerine baktığımda gördüm diye canım kardeşimin. Biz neleri paylaşmadık ki ? Ne geceler eskitmedik ... Zaman sustu , durdu bizi dinledi . Biz anlam kattık dostluğa , kardeşliğe . Başkalarının yaşadığı neydi ki dünya gözü ile? İnkar edemeyeceğim sana "Umut " demek beni ziyadesiyle mutlu ediyor (:
Zeynep(Leylam)Mecnunun Leylası .. İki gözümün bebeği o benim (: Amerikada'ki diğer yarım . Kara gözlüm ...Hayatımın en önemli anlarının tanığı . Aramızda kıtalar olması sebebiyle bir kısmına şahit olamadı ama bu onun bende ki yerini değiştirmedi . Canımdan bir parça ..Özlem her şeyi besliyor evet .. Tatuşum benim ..
BuketOrtilerimle benzer bi hikaye aslında . Dershaneye ilk başladığımda umutsuzluğa düşmüştüm aslında ki o anda gerçekten anlaşabileceğim bi insan dediğim birisi çarptı gözüme. Buket'im le beraber neleri neleri konuşmadık ki ... Her şeyi çok kısa zamanda paylaştık. Biz dostlukta yılların önemsiz olduğunu kısa zamanda ortaya koyduk çabucak birbirimizi anlayarak.
Hayatımda tanıdığım mutlu olmayı en çok hakeden insanlardan birisi... iyi ki dostum ...
Ali T.Her yeni gün yeni bir şeyler keşfediyorum Ali sende. Beni her özelliğinle gerçekten şaşırtıyosun. Duruşun , bakış açın , insanlarla ilişkilerin , yorumların vs. Hergün sana biraz daha hayran olmama sebep hepsi (: Gerçekten örnek bi kişiliksin , bence hayat bilgisi dersi yerine seni okutmalılar okullarda .
Genelde ki duruşundan biraz ödün verip (: o halkanın içerisine girmeme izin verdiğin için teşekkür ediyorum sana. Seni tanımak , tanıyabilmek büyük bir şans. İyi ki varsın..
SerdarHer durumda arayabileceğim ve sıcacık sesi ile hemen telefonu açacağını bildiğim dostum.. Biz tanışalı çok zaman olmadı ama arkama baktıkça uzun bir yol görüyorum geride kalan ve bende bi tebessüm oluşturan. Benim kahrımı az çekmedi o (: saatlerce benimle sıkılmadan gezdi .
Canım benim ... iyi ki varsın ...
KorhanOnu ne kadar çok sevdiğimi kim bilmiyor ki ... Canımdan bir parça da o .. Onsuz yarımın, eksiğim hep ...
HazalMinik meleğim o benim ... Kanatlarını kanatırcasına uçmaya çalışan ve asla vazgeçmeyen meleğim. Çok seviyorum seni ve ömrüm yettiğince yanındayım . Dertlerimizi paylaşıp azaltmak için kimi zaman da mutluluklarımızı çoğaltmak için... Sen yeter ki beni yanında iste...
Esra S. Dost , kardeş kelimesi sanırım onu anlatabilmek için hafif kalır . Bu yüzden bir sıfat bulamıyorum Esom'a... O benim ilkokuldan beri tanıdığım ve hayatımda olduğuna her gün şükrettiğim yegane insanlardan biri . Omzunda rahatça ağlayabileceğim , sığınacağım dalgasız bir liman .. Onu gerçekten çok seviyorum ..
Emir Orticimle ilk tanıştığımızda onun bu kadar hayatımın içine girebileceğini hiç tahmin etmemiştim. Çünkü dershanede kızlar - erkekler genelde ayrı ayrıydı sınıfta. Her ne kadar şimdi inkar etseler de ilk adımı biz attık ve her şey bugüne kadar geldi. İyi ki de öyle oldu .
Şimdi başka bi ülkede ama olsun biz her geldiğinde sanki hiç ayrı kalmamışız gibi devam ediyoruz dostluğumuza , kardeşliğimize ... Canım kardeşim...
Tuncay Bir başka ortim daha (: bu muhabbet nerelerde dayanır Buket de çok iyi bilir . Ne günlerdi .. O kadar çok gülerdik ki eve zor gelirdim ayrılmak istemezdim hiç..
Orticim bitanedir. Tüm hayırsızlıklarıma rağmen hiçbir şey olmamış gibi davranır. Şanslıyım ki onunla bu kadar yakın olabildik . Çok seviyorum onu da.. İyi ki benimle..
Dilara Hep söylerim . İlk günden gördüm ben geleceğimizi diye . Gözlerine baktığımda gördüm diye canım kardeşimin. Biz neleri paylaşmadık ki ? Ne geceler eskitmedik ... Zaman sustu , durdu bizi dinledi . Biz anlam kattık dostluğa , kardeşliğe . Başkalarının yaşadığı neydi ki dünya gözü ile? İnkar edemeyeceğim sana "Umut " demek beni ziyadesiyle mutlu ediyor (:
Zeynep(Leylam)Mecnunun Leylası .. İki gözümün bebeği o benim (: Amerikada'ki diğer yarım . Kara gözlüm ...Hayatımın en önemli anlarının tanığı . Aramızda kıtalar olması sebebiyle bir kısmına şahit olamadı ama bu onun bende ki yerini değiştirmedi . Canımdan bir parça ..Özlem her şeyi besliyor evet .. Tatuşum benim ..
BuketOrtilerimle benzer bi hikaye aslında . Dershaneye ilk başladığımda umutsuzluğa düşmüştüm aslında ki o anda gerçekten anlaşabileceğim bi insan dediğim birisi çarptı gözüme. Buket'im le beraber neleri neleri konuşmadık ki ... Her şeyi çok kısa zamanda paylaştık. Biz dostlukta yılların önemsiz olduğunu kısa zamanda ortaya koyduk çabucak birbirimizi anlayarak.
Hayatımda tanıdığım mutlu olmayı en çok hakeden insanlardan birisi... iyi ki dostum ...
Ali T.Her yeni gün yeni bir şeyler keşfediyorum Ali sende. Beni her özelliğinle gerçekten şaşırtıyosun. Duruşun , bakış açın , insanlarla ilişkilerin , yorumların vs. Hergün sana biraz daha hayran olmama sebep hepsi (: Gerçekten örnek bi kişiliksin , bence hayat bilgisi dersi yerine seni okutmalılar okullarda .
Genelde ki duruşundan biraz ödün verip (: o halkanın içerisine girmeme izin verdiğin için teşekkür ediyorum sana. Seni tanımak , tanıyabilmek büyük bir şans. İyi ki varsın..
SerdarHer durumda arayabileceğim ve sıcacık sesi ile hemen telefonu açacağını bildiğim dostum.. Biz tanışalı çok zaman olmadı ama arkama baktıkça uzun bir yol görüyorum geride kalan ve bende bi tebessüm oluşturan. Benim kahrımı az çekmedi o (: saatlerce benimle sıkılmadan gezdi .
Canım benim ... iyi ki varsın ...
KorhanOnu ne kadar çok sevdiğimi kim bilmiyor ki ... Canımdan bir parça da o .. Onsuz yarımın, eksiğim hep ...
HazalMinik meleğim o benim ... Kanatlarını kanatırcasına uçmaya çalışan ve asla vazgeçmeyen meleğim. Çok seviyorum seni ve ömrüm yettiğince yanındayım . Dertlerimizi paylaşıp azaltmak için kimi zaman da mutluluklarımızı çoğaltmak için... Sen yeter ki beni yanında iste...
7.07.2009
Yaşamı Anlamlaştıran Bir Kadın ... Aysel Gürel
Hayatım boyunca dinlemekten , izlemekten keyif aldığım bir çok insan oldu . Saysam unuttuklarımın hatrı kalır diye düşünüyorum ama birkaçı için özel şeyler yazacağım hep. Özellikle Sezen , Şevval , Şebnem ve Aysel için. İsimleri ile bahsediyorum evet çünkü çoğu sahnede tahmin edemediğimiz kadar mütevazi.
Aysel'i hiç göremedim ama dinlediğim onca şarkısında hep huzur buluyorum . Kendisinin ya da bir başkasının yaşadıkları mı kaynaktır bu sözlere bilemem ama kesinlikle iyi ki yazmış diyebilirim.
Onunla ilgili birkaç bilgi de sıralamak istiyorum . Genelde sadece söz yazarı olarak bilinen Aysel Gürel, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi bölümü mezunu olup, Türkolog, edebiyat öğretmeni, tiyatro oyuncusu ve şairdi.
79 yıllık yaşamına bir çok şey sığdırdı. Belki de çoğumuzun yaşayamadığı şekilde dolu dolu yaşadı hayatını. Etrafındakiler ne der diye düşünmedi kendi doğrularını yarattı.
Kimi zaman Sezen mırıldandı "Kıskanır rengini baharda yeşiller , sevda büyüsü gibisin sen Firuze.."
Kimi zaman Yonca mırıldandı " Aboneyim , abone biletleri cebimde ..." kimse inkar etmesin herkesin bir ilkokul anısı vardır bu şarkıyla (:
Kimi zaman Sertab mırıldandı " Yapma , çok yıkıldım , zor avundum , affet .. zor kadındım , gel unuttum gel ..
Kimi zaman Şebnem mırıldandı " Korkar durur gitmez , köyün en son çitine .. inanır o sınırda dünyanın bittiğine .. Ünzile ; insan dölü bilinmezlere gebe , sırların mihletini , yükleyip de beline..
Varmadan sekizine ergin oldu Ünzile , hem çocuk hem de kadın .. On ikisinde ana ... Bir gül gibi al ve narin bir su gibi saydam ve sakin... susar kadın Ünzile...
Yazasım var çok ama sayfalarca sürer ..
Yine unuttuğum o eşsiz dizelerin hatrı kalır ..
Muhteşem bir kadındı .
Özellikle "Ünzile " şarkısını hepsinden uzun yazdım çünkü bu şarkının ayrı bir anlamı var.
İçerisinde gizli hepsi .
Dinleyin Şebnem'in sesinden emimin beğeneceksiniz .
İyi ki varsın Aysel .. Bedenin belki burada değil ama biliyorum ruhun hep aramızda ve o şarkıları söylüyor bağıra bağıra...
Sen bu hayata kazıdıklarınla varolucaksın ...
Aysel'i hiç göremedim ama dinlediğim onca şarkısında hep huzur buluyorum . Kendisinin ya da bir başkasının yaşadıkları mı kaynaktır bu sözlere bilemem ama kesinlikle iyi ki yazmış diyebilirim.
Onunla ilgili birkaç bilgi de sıralamak istiyorum . Genelde sadece söz yazarı olarak bilinen Aysel Gürel, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi bölümü mezunu olup, Türkolog, edebiyat öğretmeni, tiyatro oyuncusu ve şairdi.
79 yıllık yaşamına bir çok şey sığdırdı. Belki de çoğumuzun yaşayamadığı şekilde dolu dolu yaşadı hayatını. Etrafındakiler ne der diye düşünmedi kendi doğrularını yarattı.
Kimi zaman Sezen mırıldandı "Kıskanır rengini baharda yeşiller , sevda büyüsü gibisin sen Firuze.."
Kimi zaman Yonca mırıldandı " Aboneyim , abone biletleri cebimde ..." kimse inkar etmesin herkesin bir ilkokul anısı vardır bu şarkıyla (:
Kimi zaman Sertab mırıldandı " Yapma , çok yıkıldım , zor avundum , affet .. zor kadındım , gel unuttum gel ..
Kimi zaman Şebnem mırıldandı " Korkar durur gitmez , köyün en son çitine .. inanır o sınırda dünyanın bittiğine .. Ünzile ; insan dölü bilinmezlere gebe , sırların mihletini , yükleyip de beline..
Varmadan sekizine ergin oldu Ünzile , hem çocuk hem de kadın .. On ikisinde ana ... Bir gül gibi al ve narin bir su gibi saydam ve sakin... susar kadın Ünzile...
Yazasım var çok ama sayfalarca sürer ..
Yine unuttuğum o eşsiz dizelerin hatrı kalır ..
Muhteşem bir kadındı .
Özellikle "Ünzile " şarkısını hepsinden uzun yazdım çünkü bu şarkının ayrı bir anlamı var.
İçerisinde gizli hepsi .
Dinleyin Şebnem'in sesinden emimin beğeneceksiniz .
İyi ki varsın Aysel .. Bedenin belki burada değil ama biliyorum ruhun hep aramızda ve o şarkıları söylüyor bağıra bağıra...
Sen bu hayata kazıdıklarınla varolucaksın ...
6.07.2009
Erkekler Ne Söyler Kadınlar Ne Anlar ?

Başlıktan da anlaşılacağı gibi erkekler farklı bir şey söylüyor biz farklı anlıyoruz (:
Geçenlerde büyük bi keyifle izlediğim filmin adı bu. Çok güzel tespitler var içerisinde. İzlemenizi tavsiye ediyorum bir an evvel .
Örneğin ilk buluşma sonrası adam kızı aramıyor . Hemen küçük senaryolar yazılıyor tabi kızın arkadasları tarafından. "Büyükannesi rahatsızlanmıştır , telefonun şarjı bitmiştir , numaranı kaybetmiştir" vs
Erkek tarafından da hemen karşılık geliyor. Sadece aramak istemiyorum işte gerçekten bu sebepten aramadım seni (: işte bu kadar açık ve net.
Biz neden hemen senaryoları yazıyoruz . Üstelik inanılmaz bir hayalgücü ile .
Yaratıcılığımıza hayranım (:
Bu konuda işe yaramasa da hatta canımızı sıksa da çoğu zaman ben bu huyumuzu seviyorum (:
5.07.2009
Gerçek olamayacak kadar mükemmel bir karakter .. Edward Cullen..
Çoktandır herkesin dilinde bu kitap. Bir "alacakaranlık" fırtınası başladı dinmiyor. Okuyan kadınlar da Edward'a hayranlık , erkekler de ise bir kıskançlık oluyor .En azından benim etrafımdaki insanlar için böyle (:
Kitaptan bahsetmek istiyorum biraz . Az ve öz ifade edicek olursam bir vampir ile bir ölümlü arasındaki aşk anlatılıyor. Kişinin hayal gücüne bağlı olarak cümleler değişebilir ama olay bu konu üzerinden işleniyor.
Pek başarılı bir roman olduğunu söyleyemem açıkçası . Tabi ki yaratılan Edward karakteri hepimizin aklını bi taraftan mutlaka çeliyor ona şüphe yok. Ancak modern edebiyatın izlerini pek taşımıyor . Biraz daha açacak olursam ; çok fazla sayıda betimleme var . Birbirini tekrarlayan birçok cümle mevcut. Kullanılan dil edebi açıdan zayıf kalmış . Yani bu kadar yankı getirmesi edebi başarısından değil de dünya nüfusunun çoğunun kadınlardan olması ve hayallerindeki erkeği bu romanda bulmaları diye düşünüyorum ben (:
Ama tabi emeğe de asla saygısızlık yapmam . O açıdan takdir ediyorum
Edward gibi bi adam hayalimizde de olsa canlandı sağolsun (:
Meraklıları bilirler . Kasım 2009 da 2. film geliyor ama malum 2.kitap daha çok Bella ve Jacob üzerine kurulu. Bakalım film nasıl olacak ?
Buradan tüm kız arkadaslarıma ve hemcinslerime sesleniyorum . Bu büyüye kaptırmayın kendinizi çok fazla . Zira öyle yaparsanız mevcut durumdan mutlu olamazsınız (:
Erkekler de biraz çabalasa ne güzel olur dimi ? Kıskanacaklarına düşünseler ya bu Edward'da ne var kardeşim bu kızlar bu çocuğu bu kadar sevdi diye ? Çalıştırsalar ya biraz kafalarını (:
Bu konuda uzun uzun yazacağım bi gün (:
Edward gibi erkeklerin de olduğuna inanan ve karşılaşma umudu yitirmeyen tüm hemcinslerime selam olsun (:
Kitaptan bahsetmek istiyorum biraz . Az ve öz ifade edicek olursam bir vampir ile bir ölümlü arasındaki aşk anlatılıyor. Kişinin hayal gücüne bağlı olarak cümleler değişebilir ama olay bu konu üzerinden işleniyor.
Pek başarılı bir roman olduğunu söyleyemem açıkçası . Tabi ki yaratılan Edward karakteri hepimizin aklını bi taraftan mutlaka çeliyor ona şüphe yok. Ancak modern edebiyatın izlerini pek taşımıyor . Biraz daha açacak olursam ; çok fazla sayıda betimleme var . Birbirini tekrarlayan birçok cümle mevcut. Kullanılan dil edebi açıdan zayıf kalmış . Yani bu kadar yankı getirmesi edebi başarısından değil de dünya nüfusunun çoğunun kadınlardan olması ve hayallerindeki erkeği bu romanda bulmaları diye düşünüyorum ben (:
Ama tabi emeğe de asla saygısızlık yapmam . O açıdan takdir ediyorum
Edward gibi bi adam hayalimizde de olsa canlandı sağolsun (:
Meraklıları bilirler . Kasım 2009 da 2. film geliyor ama malum 2.kitap daha çok Bella ve Jacob üzerine kurulu. Bakalım film nasıl olacak ?
Buradan tüm kız arkadaslarıma ve hemcinslerime sesleniyorum . Bu büyüye kaptırmayın kendinizi çok fazla . Zira öyle yaparsanız mevcut durumdan mutlu olamazsınız (:
Erkekler de biraz çabalasa ne güzel olur dimi ? Kıskanacaklarına düşünseler ya bu Edward'da ne var kardeşim bu kızlar bu çocuğu bu kadar sevdi diye ? Çalıştırsalar ya biraz kafalarını (:
Bu konuda uzun uzun yazacağım bi gün (:
Edward gibi erkeklerin de olduğuna inanan ve karşılaşma umudu yitirmeyen tüm hemcinslerime selam olsun (:
İstanbul ve Yağmur
Ben boşuna demiyorum bu şehri seviyorum diye.
Bügün inanılmaz bir yağmur yağdı buraya. 24 yıldır böyle bir yağmur görmemiştim . Çok da kısa bi ömür sayılmaz bence kıyas yapmak için (:
Çocukluğumun geçtiği İstanbul Caddesini su basmıştı . Spordan çıktım , capacity de esir kaldım resmen . Bir yandan annem arıyor :"Kızım çok yağmur var biraz daha oyalan" diye. Ama dinmiyor bir türlü. Gözümü kararttım ve onlarca şaşkın bakışa inat çıktım yağmura (:
2-3 adım sonra sırılsıklam olmuştum bile. Ama olsun hiç umrumda değil diye korkusuzca attım adımlarımı . Dizime kadar su olan yerlerde sanki elinde kocaman bi şeker olan çocuk gibi mutlu yürüdüm (:
Şaşkın bakışlar devam ediyordu tabi (:
Eminim içlerinden birkaç kişi de " bu kız kesin deli" demiştir.
Yine umursamadım .
Eve birkaç sokak kalmıştı . Sahile yakın olduğundan sokak aralarına gelince sudan iz kalmadı.
Birkaç dakika evelki su ile mücadelem sanırım buraya kadardı . İşte yine iki farklı rengi yaşamıştım bu sokaklarda.
Meğer babam da beni almaya geliyormuş şemsiyesiyle...
Yağmurdan kaçmak isteyen kim ki :)
Şemsiyesi kalsın ona ..
Bügün inanılmaz bir yağmur yağdı buraya. 24 yıldır böyle bir yağmur görmemiştim . Çok da kısa bi ömür sayılmaz bence kıyas yapmak için (:
Çocukluğumun geçtiği İstanbul Caddesini su basmıştı . Spordan çıktım , capacity de esir kaldım resmen . Bir yandan annem arıyor :"Kızım çok yağmur var biraz daha oyalan" diye. Ama dinmiyor bir türlü. Gözümü kararttım ve onlarca şaşkın bakışa inat çıktım yağmura (:
2-3 adım sonra sırılsıklam olmuştum bile. Ama olsun hiç umrumda değil diye korkusuzca attım adımlarımı . Dizime kadar su olan yerlerde sanki elinde kocaman bi şeker olan çocuk gibi mutlu yürüdüm (:
Şaşkın bakışlar devam ediyordu tabi (:
Eminim içlerinden birkaç kişi de " bu kız kesin deli" demiştir.
Yine umursamadım .
Eve birkaç sokak kalmıştı . Sahile yakın olduğundan sokak aralarına gelince sudan iz kalmadı.
Birkaç dakika evelki su ile mücadelem sanırım buraya kadardı . İşte yine iki farklı rengi yaşamıştım bu sokaklarda.
Meğer babam da beni almaya geliyormuş şemsiyesiyle...
Yağmurdan kaçmak isteyen kim ki :)
Şemsiyesi kalsın ona ..
2.07.2009
Seviyorum bu şehri ;
-Bitmek tükenmek bilmeyen trafiğini ( evet bazen geç kalmama bahane olduğundan )
-Her güne farklı uyanışını.. kimi zaman alabildiğine yeşil kimi zaman da mavi.. Bazen de gri .. Sanki yüzüme çarpmak ister gibi suçumuzu.
-İnsanlarını seviyorum asıl İstanbul'luları.. Onları bilirsiniz , sabahları "günaydın"la başlar hep . İçten içe bilirler bu şehir de yaşamanın bir şans olduğunu.
-Başka şehirden gelen sözüm ona gurbetçilerini de seviyorum . Koşuşturmacalarını , hayata direnişlerini , ayakta kalabilme çabalarını hayranlıkla izliyorum.
-Tepeden , denizden , şehrin ortasından her konumdam görünüşünü seviyorum . Hayatın tüm suretlerini görebilmek mümkün. Nereden baktığınıza ve ne gördüğünüze bağlı.
-Her bir semtini seviyorum . Kimisi alabildiğine sosyete (!) kimisi de elit kendine göre. Kimisi orta direk olarak kalmaya çalışıyor bir başkasının yerine geçebilmek için belki de.
-Hemen yanıbaşında olan adalara giden deniz yolunu seviyorum . Her biri birbirinden güzel ve farklı . Tarihe ayna tutan merdivenler , köşkler , yollar , okullar vs hepsi bir çerçevede.
-Piere Loti'de saatlerce sanat müziği eşliğinde oturmayı ve defalarca bu şehre aşık olmayı seviyorum.
-Her bir köşesinde farklı renkler görmeyi seviyorum. Çiçek satan geveze kadınları , cam silen çocukları ,
tombalacı delikanlıları , limonatayı evde yapıp satan amcaları , semt pazarlarını ve esnafını , mahallelerdeki çocuk gürültülerini , yaşlıların onlara "hadi oğlum yeter sabahtan beri sesinizden başım ağrıdı" nidalarını , aile fertlerinin hepsini tanıyan kuruyemiş satan amcaları , küçücük yaşlarında para kazanmaya çalışan ve avazı çıktığı kadar "buz gibi soğuk sudan içen " diye bağıran çocukları ... (...dahası var)
-Tarihe tanıklığını seviyorum . Kliseler , camiler aynı şehirde birbiri ile iç içe. Herkese tüm ayırmaya çalışanlara inat beraber ayakta duruyorlar.
-Bu şehirde "sevgili" olmak da ayrı bir güzel. Elele o manzarada kaybolmak , gözlerini kapatıp bu şehrin sesini dinlemek , alabildiğine uzun kıyılara bakmak .. Güneşin batışının anlam kazandığı manzarada figüran olabilmek herkese bahşedilen bir şey olmamalı şüphesiz. .. Sevmek gerekli .. bu şehri ve sevgiliyi..
....
Seviyorum bu şehri ... (1)
-Her güne farklı uyanışını.. kimi zaman alabildiğine yeşil kimi zaman da mavi.. Bazen de gri .. Sanki yüzüme çarpmak ister gibi suçumuzu.
-İnsanlarını seviyorum asıl İstanbul'luları.. Onları bilirsiniz , sabahları "günaydın"la başlar hep . İçten içe bilirler bu şehir de yaşamanın bir şans olduğunu.
-Başka şehirden gelen sözüm ona gurbetçilerini de seviyorum . Koşuşturmacalarını , hayata direnişlerini , ayakta kalabilme çabalarını hayranlıkla izliyorum.
-Tepeden , denizden , şehrin ortasından her konumdam görünüşünü seviyorum . Hayatın tüm suretlerini görebilmek mümkün. Nereden baktığınıza ve ne gördüğünüze bağlı.
-Her bir semtini seviyorum . Kimisi alabildiğine sosyete (!) kimisi de elit kendine göre. Kimisi orta direk olarak kalmaya çalışıyor bir başkasının yerine geçebilmek için belki de.
-Hemen yanıbaşında olan adalara giden deniz yolunu seviyorum . Her biri birbirinden güzel ve farklı . Tarihe ayna tutan merdivenler , köşkler , yollar , okullar vs hepsi bir çerçevede.
-Piere Loti'de saatlerce sanat müziği eşliğinde oturmayı ve defalarca bu şehre aşık olmayı seviyorum.
-Her bir köşesinde farklı renkler görmeyi seviyorum. Çiçek satan geveze kadınları , cam silen çocukları ,
tombalacı delikanlıları , limonatayı evde yapıp satan amcaları , semt pazarlarını ve esnafını , mahallelerdeki çocuk gürültülerini , yaşlıların onlara "hadi oğlum yeter sabahtan beri sesinizden başım ağrıdı" nidalarını , aile fertlerinin hepsini tanıyan kuruyemiş satan amcaları , küçücük yaşlarında para kazanmaya çalışan ve avazı çıktığı kadar "buz gibi soğuk sudan içen " diye bağıran çocukları ... (...dahası var)
-Tarihe tanıklığını seviyorum . Kliseler , camiler aynı şehirde birbiri ile iç içe. Herkese tüm ayırmaya çalışanlara inat beraber ayakta duruyorlar.
-Bu şehirde "sevgili" olmak da ayrı bir güzel. Elele o manzarada kaybolmak , gözlerini kapatıp bu şehrin sesini dinlemek , alabildiğine uzun kıyılara bakmak .. Güneşin batışının anlam kazandığı manzarada figüran olabilmek herkese bahşedilen bir şey olmamalı şüphesiz. .. Sevmek gerekli .. bu şehri ve sevgiliyi..
....
Seviyorum bu şehri ... (1)
30.06.2009
Ay ışığına vuruldum ben ...
Şarkı böyle başlar. Belli ki uzaktakine serzeniş . Yansıyan bir ışığın esiri olmuştur kalbi. Aslında kaynağını göremez .
Aynen şöyle söyler..
- Ay ışığına vuruldum ben... Başka dünyaya yansa da .
Sonumuzu bile bile seviştim ben ... Artık gece hiç olmasa da.
Hangimiz sonumuzu bile bile sevişiriz ki ?
Aynen şöyle söyler..
- Ay ışığına vuruldum ben... Başka dünyaya yansa da .
Sonumuzu bile bile seviştim ben ... Artık gece hiç olmasa da.
Hangimiz sonumuzu bile bile sevişiriz ki ?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)